Bu cümlenin özü, yatırım kararlarının "eşik" seviyesini ve geleceğe yönelik "öngörüyü" bir araya getirmekte.
Kısaca, fırsat maliyeti "A'yı seçtiysen, B'nin getirisinden vazgeçmek zorundasın" demektir. Bu nedenle yatırım yaparken, kabul edebileceğin en düşük getiri oranı, aslında "gelecekte karşılaşabileceğin B" hakkında yaptığın tahminleri içerir.
Buffet'in düşündüğü gibi, gelecekte %10'dan fazla getiri sağlayacak iyi fırsatlar bulma olasılığı oldukça yüksek. Bu durumda, eğer elinde %8 getiri sağlayan bir proje varsa, ona yatırım yapmayı istemez — çünkü bunu yaparsa, gelecekte gerçekten %15'lik bir fırsat ortaya çıkarsa, elindeki para kapalı kalacak ve bu da %7'lik potansiyel bir kazancı kaybetmek anlamına gelir (%15-%8). Bu nedenle, kendisine koyduğu "eşik" %10'dur, esasen gelecekte daha iyi seçenekleri kaçırmaktan korkmaktadır.
Ama ya durum değişirse? Örneğin, gelecekte piyasa faiz oranlarının uzun vadede %1'de kalacağına dair net bir bilgi varsa, bu diğer yatırım fırsatlarının getiri oranlarının da büyük olasılıkla çok fazla artmayacağı anlamına gelir. Bu durumda, "gelecek fırsatları terk etmenin" maliyeti düşer - şu anda %5 getiri sağlayan bir projeye yatırım yapsanız bile, gelecekte bunun daha iyisini bulma olasılığınız neredeyse yoktur, fırsat maliyeti neredeyse göz ardı edilebilir. O zaman daha önce belirlenen %10 eşiği doğal olarak aşağıya çekilmelidir.
Yani açıkça söylemek gerekirse, yatırım yaparken aklımızdaki "ne kadar geri dönüş olmadan harekete geçmemeliyim" çizgisi asla sabit değildir. Daha çok dinamik bir ölçü aleti gibidir: Gelecek fırsatlara ne kadar iyimser bakarsak (ileride yüksek getirilerin bizi beklediğini düşünüyorsak), ölçü aleti o kadar yükseğe çıkar; gelecek fırsatlara ne kadar temkinli bakarsak (ileride pek bir seçenek olmadığını düşünüyorsak), ölçü aleti o kadar aşağıya iner.
Bu, esasen "yarın" hayal etmekle "bugün" için seçim sınırlarını çizmek demektir.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Bu cümlenin özü, yatırım kararlarının "eşik" seviyesini ve geleceğe yönelik "öngörüyü" bir araya getirmekte.
Kısaca, fırsat maliyeti "A'yı seçtiysen, B'nin getirisinden vazgeçmek zorundasın" demektir. Bu nedenle yatırım yaparken, kabul edebileceğin en düşük getiri oranı, aslında "gelecekte karşılaşabileceğin B" hakkında yaptığın tahminleri içerir.
Buffet'in düşündüğü gibi, gelecekte %10'dan fazla getiri sağlayacak iyi fırsatlar bulma olasılığı oldukça yüksek. Bu durumda, eğer elinde %8 getiri sağlayan bir proje varsa, ona yatırım yapmayı istemez — çünkü bunu yaparsa, gelecekte gerçekten %15'lik bir fırsat ortaya çıkarsa, elindeki para kapalı kalacak ve bu da %7'lik potansiyel bir kazancı kaybetmek anlamına gelir (%15-%8). Bu nedenle, kendisine koyduğu "eşik" %10'dur, esasen gelecekte daha iyi seçenekleri kaçırmaktan korkmaktadır.
Ama ya durum değişirse? Örneğin, gelecekte piyasa faiz oranlarının uzun vadede %1'de kalacağına dair net bir bilgi varsa, bu diğer yatırım fırsatlarının getiri oranlarının da büyük olasılıkla çok fazla artmayacağı anlamına gelir. Bu durumda, "gelecek fırsatları terk etmenin" maliyeti düşer - şu anda %5 getiri sağlayan bir projeye yatırım yapsanız bile, gelecekte bunun daha iyisini bulma olasılığınız neredeyse yoktur, fırsat maliyeti neredeyse göz ardı edilebilir. O zaman daha önce belirlenen %10 eşiği doğal olarak aşağıya çekilmelidir.
Yani açıkça söylemek gerekirse, yatırım yaparken aklımızdaki "ne kadar geri dönüş olmadan harekete geçmemeliyim" çizgisi asla sabit değildir. Daha çok dinamik bir ölçü aleti gibidir: Gelecek fırsatlara ne kadar iyimser bakarsak (ileride yüksek getirilerin bizi beklediğini düşünüyorsak), ölçü aleti o kadar yükseğe çıkar; gelecek fırsatlara ne kadar temkinli bakarsak (ileride pek bir seçenek olmadığını düşünüyorsak), ölçü aleti o kadar aşağıya iner.
Bu, esasen "yarın" hayal etmekle "bugün" için seçim sınırlarını çizmek demektir.